İNGİLİZCE
Countable (Sayılabilen)a.Countable nouns have both singular and plural forms.When they are singular,they are usually used with ''a/an''
*Sayılabilen bir isim, hem çoğul hem de tekil yapılabilir:For example;
one banana | four students |
an engineer | two books |
Uncountable (Sayılamayan)
b.Uncountabla nouns are always singular as we can't count them.Uncountable nouns are generally the ones found in particle,powder,ilquid or cream forms.Besides abstract nouns are generally uncountable nouns.
For example;
rice | tea | butter | love |
flour | water | cheese | respect |
sugar | lemonade | meat | stress |
FEW
*Sayılabilen (çoğul) isimlerle kullanılır “az “anlamını verir. Olumsuz bir anlam taşımaktadır. Bahsettiğimiz nesnenin sayıca çok az olduğunu, yeterli olmadığını ifade eder.
- I have got few friends in the school so I am lonely.(Az arkadaşım var bu yüzden yalnızım.)
- They have got few chairs in the room.(Oda da az sandalyeye sahipler.)
*Yetmeyecek kadar az anlamındadır.
A FEW
*Sayılabilen isimlerle kullanılır.Olumlu bir anlam taşır.Bahsettiğimiz nesnenin sayıca “az” ama “yeterli” olduğunu ifade eder. “Birkaç” anlamında da kullanabiliriz.
- I have got a few friends in the school.(Birkaç tane arkadaşa sahibim.)
-She has got a few chairs in her room.(Odasında birkaç sandalyeye sahip.)
*Az ama yeterli anlamındadır.
LITTLE
*Sayılamayan isimlerle kullanılır. “ Az” anlamındır.Olumsuz bir anlam taşır.Bahsettiğimiz nesnenin sayıca çok az olduğunu, yeterli olmadığını ifade eder.
-We have little milk.We can not make a puding.(Çok az süte sahibiz.Puding yapamayız.)
*Amacımız için yeterli değil.
A LITTLE
* Sayılamayan isimlerle kullanılır. Olumlu bir anlam taşır.Bahsettiğimiz nesnenin sayıca “az” ama “yeterli” olduğunu ifade eder. “Biraz” anlamında da kullanabiliriz.
-We have a little milk.Let’s make a puding.(Biraz süte sahibiz.Hadi puding yapalım.)
*Az ama yeterli anlamındadır
SİMPLE PRESENT TENSE
Slaytı İndirmek İçin Tıklayın
Video Anlatımı www.ingilizceders.biz Sitesinden Alıntıdır.İşinize Yarayacağından eminim. (Video yavaş yüklenebilir.)
Simple Present Tense bir işin her zaman yapıldığını anlatır.
Örnek:
We live in Istanbul.
Biz İstanbul'da yaşarız.
I love my mother.
Annemi severim.
Simple Present Tense ile Olumlu Cümle:
* özne+yüklem+tümleç çatısı ile oluşturulur.
|
|
|
Özne |
Yüklem |
Tümleç |
I |
play |
basketball |
You |
||
He/She/It |
plays |
|
We |
play |
|
You |
||
They |
||
|
|
|
Ben basketbol oynarım.
Sen basketbol oynarsın.
O basketbol oynar.
Biz basketbol oynarız.
Siz basketbol oynarsınız.
Onlar basketbol oynarlar.
|
|
|
Özne |
Yüklem |
Tümleç |
I |
do |
my homework |
You |
your homework |
|
He/She/It |
does |
his/her homework |
We |
do |
our homework |
You |
your homework |
|
They |
their homework |
|
|
|
|
Ben ödevimi yaparım.
Sen ödevini yaparsın.
O ödevini yapar.
Biz ödevimizi yaparız.
Siz ödevinizi yaparsınız.
Onlar ödevlerini yaparlar.
Örnek kullanımlar:
I like to drink coffee.
Kahve içmeyi severim.
Ahmet and Ayşe write a letter.
Ahmet ve Ayşe mektup yazarlar.
My father gives me money.
Babam bana para verir.
We sit under the tree.
Biz ağacın altında otururuz.
You drive the car.
Sen arabayı kullanırsın.
They make print out all their emails.
Tüm emaillerinin çıktısını alırlar.
Youngers drink coke.
Gençler kola içerler.
Hasan becomes ill in every winter.
Hasan her kış hasta oluyor.
Sezen Aksu writes very good lyrics.
Sezen Aksu çok güze şarkı sözleri yazar.
She looks like an angel.
Bir melek gibi bakıyor.
Simple Present Tense ile Zaman Zarfı
*zaman belirten kelimeler, cümlede farklı yerlere gelebilir.
Örnek kullanımlar:
I always go to swim.
Ben her zaman yüzmeye giderim.
He eats an apple everyday.
O her gün bir elma yer.
We usually watch TV.
Biz genellikle televizyon izleriz.
Sometimes, you snore.
Sen bazen horlarsın.
They go to the shopping mall every Sunday.
Onlar her pazar alışveriş merkezine giderler.
Simple Present Tense ile olumsuz cümle:
* to do fiili yardımcı fiililin olumsuzu kullanılarak kurulur.
* fiilin kendisi ek almadan kullanılır.
|
|
|||
Özne |
Yüklem |
|||
Yardımcı fiil |
Fiil |
|||
I |
don't (do not) |
smoke |
||
You |
||||
He/She/It |
doesn't (does not) |
|||
We |
don't (do not) |
|||
You |
||||
They |
||||
|
|
|
|
|
Ben sigara içmem.
Sen sigara içmezsin.
O sigara içmez.
Biz sigara içmeyiz.
Siz sigara içmezsiniz.
Onlar sigara içmezler.
Örnek kullanımlar:
I don't sell my house.
Ben evimi satmam.
Zeynep doesn't lie to her friends.
Zeynep arkadaşlarına yalan söylemez.
My grandfather doesn't read comic book.
Büyükbabam mizah dergisi okumaz.
They don't clean their room everyday.
Onlar her gün odalarını temizlemezler.
You don't drink milk at breakfast.
Sen kahvaltıda süt içmezsin.
I can swim. - I can't speak German.İngilizcede sahip olduğumuz yetenekden dolayı yapabildiğimiz aktiviteleri " CAN " ile idafe ederiz. "CAN " yardımcı fiilinin bütün öznelerde aynı kullanılması bir kolaylıktır.
CAN
Telaffuz : / ken /
I can speak English. İngilizce konuşabilirim.
She can speak English. O ingilizce konuşabilir.
They can speak English. Onlar ingilizce konuşabilirler.
Şimdi örneklerimizi artıralım :
Jane can play the guitar.
Helen can walk.
Ben can speak Russian.
Mrs.Simpson can cook well.
Not : Dikkat edilirse CAN kullanıldığında ondan sonra gelen fiilin durumu değişmiyor.
CAN'T
Telaffuz : / kant, kent /
Negatif durumu ifade eder .
I can't make biscuits. Bisküvi yapamam.
Maggie Simpson can't walk and speak. She is only 15 months old. M.Simpson yürüyemez ve konuşamaz. Daha 15 aylık.
He can't swim well. O iyi yüzemez.
We can't write in English. İngilizce yazamayız.
CAN YOU...?
Soru sorarken İngilizcede her zaman yardımcı fiilin cümlenin başına getirilmesi kuralı önemlidir. Aynı kuralı buraya uyarlayalım :
Can you play chess ? Satranç oynayabilir misin ?
Can you play soccer ? Futbol oynayabilir misin ?
Can Helen play any instrument ? Helen herhangi bir enstruman çalabiliyor mu ?
Can he dance well ? İyi dans edebilir mi ?
Şimdi aşağıdaki mini metni inceleyelim:
THERE IS / THERE ARE
(VARDIR)
"There is / there are" Türkçe'de "var" anlamına gelir . Tekiller ve sayılamayan isimler için "there is", çoğullar içinse "there are" kullanılır.
SINGULAR (Tekil ve sayılamayanlar)
there is.... (there's)
is there...?)
there is not (there isn't)
There is a big house in the garden. (Bahçede büyük bir ev vardır.)
There is a good programme on TV (Televizyonda güzel bir program var.)
Excuse me, is there a good hotel near here? (Afedersiniz, buralarda güzel bir otel var mı?)
There isn't any money in my bag. (Çantada hiç para yok.)
there are....
are there...?
there are not... (there aren't)
There are some big trees in the garden. (Bahçede birkaç tane büyük ağaç var.)
There are a lot of people in the garden. (Bahçede bir sürü insan var.)
Are there any books on the table? (Masanın üzerinde hiç kitap var mı?)
Yes, there are. / No, there aren't.
How many students are there in the class? (Bu sınıfta kaç tane öğrenci var?)
THERE IS
There is a flower on the table. (Masanın üzerinde bir çiçek var.)
AT/ON/İN
PRECISE TIME
MONTHS, YEARS, CENTURIES and LONG PERIODS
DAYS and DATES
- at= belirli zaman dilimi için
- in f=ay, gün, yıl, uzun süre göstermek için
- on = sadece gün ve kesin tarihler ile
Look at these examples:
- I have a meeting at 9am.
- The shop closes at midnight.
- Jane went home at lunchtime.
- In England, it often snows in December.
- Do you think we will go to Jupiter in the future?
- There should be a lot of progress in the next century.
- Do you work on Mondays?
- Her birthday is on 20 November.
- Where will you be on New Year's Day?
Notice the use of the preposition of time at in the following standard expressions:
Expression |
Example |
at night |
The stars shine at night. |
at the weekend |
I don't usually work at the weekend. |
at Christmas/Easter |
I stay with my family at Christmas. |
at the same time |
We finished the test at the same time. |
at present |
He's not home at present. Try later. |
Notice the use of the prepositions of time in and on in these common expressions:
in |
on |
in the morning |
on Tuesday morning |
in the mornings |
on Saturday mornings |
in the afternoon(s) |
on Sunday afternoons |
in the evening(s) |
on Monday evening |
When we say last, next, every, this we do not also use at, in, on.
- I went to London last June. (not in last June)
- He's coming back next Tuesday. (not on next Tuesday)
- I go home every Easter. (not at every Easter)
- We'll call you this evening. (not in this evening)
This ve that Türkçe'de "bu" ve "şu" ifadelerinin karşılığıdır.
İngilizce'de kullanımları aşağıda ayrıntılı olarak verilmiştir.
Konuşurken bize yakın olan nesneler için "this" (bu)
Konuşurken bize uzak olan nesneler için "that" (şu)
Konuşurken bize yakın olan nesneler için "these" (bunlar)
Konuşurken bize uzak olan nesneler için "those" (şunlar)
EXAMPLES
This book (bu kitap) - These books (bu kitaplar)
This student (bu öğrenci) - these students (bu öğrenciler)
This school (bu okul) - these schools (bu okullar)
This man (bu adam) - these men (bu adamlar)
That train (şu tren) - those trains (şu trenler)
That building (şu bina) - those buildings (şu binalar)
That table (şu masa) - those tables (şu masalar)
DİKKAT! Aşağıdaki cümleler kesinlikle yanlıştır.
This books are very expensive (This tekillerle kullanıldığı için "books"
diyemeyiz.)
These girl is very beatiful. (Aynı şekilde "these" kelimesinden sonra