Dil ve Anlatım
Söyleyiş ve Ses Bilgisi
- Dil
- Çene
- Dudak
- Geniş
- Dar
- Düz
- Yuvarlak
- Geniş
- Dar
Türkçede Ünlülerin Tablosu
Düz | Yuvarlak | Düz |
Yuvarlak | |
Geniş | a | o | e | ö |
Dar | ı | u | i | ü |
a | a,ı |
e | e,i |
ı | ı,a |
i | i,e |
o | a,u |
ö | e,ü |
u | u,a |
ü | ü,e |
Yani a ünlü bulunan bir heceden sonra a,ı
e ünlüsü bulunan bir heceden sonra e,i
ı ünlüsü bulunan bir heceden sonra ı,a
i ünlüsü bulunan bir heceden sonra i,e ünlüleri gelmek zorundadır.
2.tablo içinde aynısı uygulanmalı.
Bunlara uyulmaması durumunda küçük ünlü uyumuna haykırı olarak nitelendirebiliriz.
adım, ağız, ayak, boyun, boyunduruk, burun, dalga, dudak, duvak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük. Buna büyük ünlü uyumu adı verilir.
Dilimizde büyük ünlü uyumu kuralına uymayan birkaç kelime vardır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman.
Ünsüz Benzeşmesi Kuralı : Sert ünsüzlerin (f,s,t,k,ç,ş,h,p) biriyşe biten sözcüklere c,d,g yumuşak ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde, bu eklerin başındaki
C, Ç ‘ye D,T’ ye G,K’ ye dönüşür.
Ünsüz sertleşmesi kuralına aykırı yazımlar yazım yanlışı yaratır.
Örnek :
Giriş-gen girişken
Dost-dur dosttur
Arap-ca Arapça
1) Ünsüz sertleşmesi, özel adlara ve sayılara getirilen eklere de uygulanır.
Örnek: Yanlış Değişim Doğru
Sinop’da “d”,”t” ‘ye Sinop’ta
Mehmet-cik “c”,”ç” ‘ye Mehmetçik
1970 ‘den “d”,”t” ‘ye 1970′ten
1923 ‘de “d”,”t” ‘ye 1923 ‘te
Örnek :
Beklediğimiz otobüs Ulus’dan kalkıp, Kızılay’dan geçecek.
Bu saatte oraya çoktan varmışdır.
2) Sözcük biçiminde olan de / da bağlacı, ünsüz sertleşmesi kuralından etkilenerek, te / ta biçiminde yazılmaz.
Örnek : Yanlış Doğru
Hiç te hiç de
Olup ta olup da
3) Ünsüzlerin benzeşmesi kuralına aykırı olan bazı ekler vardır.
Örnek : Yanlış Doğru
Üç – ken üç – gen
Çocuk – çağız çocuk – cağız
Ünsüz Yumuşaması (Değişimi) Kuralı : Bir sözcük p,ç,t,k sert ünsüzlerinden biriyle biterken, bu sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde, sert ünsüzler yumuşayarak;
p,b ‘ye – ç,c ‘ye – k,ğ ‘ye – t,d ‘ye dönüşür.
Örnek : Balık balığın
Kitap kitaba
Ağaç ağacı
Kağıt kağıdı
Ünsüz Yumuşamasıyla İlgili Kurallar :
1) Kimi Türkçe ve Türkçe’ye girmiş sözcüklerde yumuşama görülmez.
Örnek : Konut konutun (Türkçe) hilafet hilafeti (Yabancı)
Taşıt taşıta (Türkçe) barikat barikatın (Yabancı)
2) Tek heceli sözcüklerde de genellikle yumuşama olmaz.
Örnek : saç saçım
Kaç kaça
3) Özel adların sonuna gelen p,ç,t,k set ünsüzleri yalnızca okunurken yumuşatılır. Bu yumuşama yazımda gösterilmez.
Örnek : Okunuş Yazılış
Ayvalığ’a Ayvalık’a
Ahmed’in Ahmet’in
Ses Düşmesi : Kimi sözcüklerin çekimlenişinde veya türeyişinde, bir sesin düştüğü görülür.
a) Ünlü Düşmesi : İki heceli olan kimi sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerinde bulunan ünlüyü düşürürler. Buna orta hece düşmesi de denir.
Omuz um omzum oğul u oğlu
Kahır ol kahrol seyir et seyret
Ayır ıntı ayrıntı sıyır ık sıyrık
Yalın ız yalnız yanıl ış yanlış
b) Ünsüz Düşmesi : Bazı sözcükler, çeşitli etkilerle birleşirken sözcüğün sonundaki ünsüz harf düşebilir. Bu olaya ünsüz düşmesi adı verilir.
Yumuşak cık yumuşacık sıcak cık sıcacık
Yüksek l yüksel küçük l küçül
Rast gelmek rasgelmek ast teğmen asteğmen
Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda bir hece veya ses düşmesi meydana gelir.
Ses Türemesi : Sözcükler kimi eklerle birleşirken zaman zaman araya başka yeni sesler girer. Türkçe’de ses türemesi olayına fazla rastlanmaz.
Ses türemesi yaratan başıca durumlar;
a) Ünlüyle biten sözcüklere, ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde, Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana gelemeyeceği için bu ünlülerin arasına “y,ş,s,n” ünsüzlerinden uygun olan biri gelir. Bu ses türemesine kaynaştırma da denir. Örnek :
Oku-y-an okuyan
Baba-s-ı babası
Yedi-ş-er yedişer
Elma-n-ın elmanın
b) Yardımcı eylemle yapılan bileşik eylemlerde ad soylu sözcükte ses türemesi görülür.
Örnek : his etmek hissetmek
Red etmek reddetmek
Bu sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde sözcüklerde aynı türeme ortaya çıkar.
Örnek :
Af-ı affı
Had-i haddi
c) Kimi sözcükler pekiştirilirken ses türemesi meydana gelir.
Örnek : Yalnız yap-a-yalnız
Sağlam sap-a-sağlam
Dar-a-cık daracık
Bir-i-cik biricik
Ses Daralması : “a,e” geniş ünlüsüyle biten sözcüklere “-yor” şimdiki zaman eki getirildiğinde, bu geniş ünlüler daralıp değişerek “ı,i,u,ü” olur.
Örnek : bekle-yor bekliyor
Oyna-yor oynuyor
“-ma,-me” olumsuzluk ekleri de “-yor” ekiyle birleştiğinde daralarak “-mı, -mi, -mu, -mü” olur.
Örnek : gelme-yor gelmiyor
Bakma-yor bakmıyor
Ulama : Ünsüz harfle biten sözcüğün son ünsüz harfinin kendisinden sonra gelen ve ünlü harfle başlayan sözcüğün ilk hecesiyle birleştirilerek okunmasıdır.
Örnek :
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de kalın; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ağız, ayak, boyun, boyunduruk, burun, dalga, dudak, duvak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük, anlayışınızdan, soyunuz, sevgisiyle, güzelliğinizden... Buna büyük ünlü uyumu adı verilir.
Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman,
Kullandığımız bazı Türkçe sözcükler değişikliğe uğradığından
büyük ünlü uyumuna uygunluk göstermez.
Asıl söyleyişleri büyük ünlü uyumuna uygundur.
hangı > hangi
halva > helva
kardaş > kardeş
alma > elma
ana > anne
Türkçe eklerde bulunan sesli harfler
büyük ünlü uyumuna uygunluk göstererek
geldikleri kelimenin son hecesindeki sesli harflere uyarlar.
Sev – gi
Kapı – da
Ev – de
Gez – me – dik
Büyük ünlü uyumu alıntı (yabancı kaynaklı) kelimelerde aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret, insan, meydan, otomobil, televizyon, lokomotif…
Birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli.
Büyük ünlü uyumuna uyan iki sözcüğün
biri kalın seslilerden diğeri ince seslilerden oluşsun.
Bu sözcükler bir araya geldiklerinde
“Bu sözcük büyük ünlü uyumuna uymaz.” demek yanlıştır.
Devetabanı, Kızılcahamam, Aslanağzı
Bazı eklerde büyük ünlü uyumu görülmez.
( -ki / - ken / - yor / - leyin / -daş / - mtırak / - gil )
Yoldaki
Anlamışken
Gelmiyor
Akşamleyin
Ekşimtırak
Meslektaş
Dayımgil
-daş (-taş) eki bazı kelimelerde büyük ünlü uyumuna uymaz:
din-daş, gönül-daş, meslek-taş, ülkü-daş.
Büyük ünlü uyumuna girmeyen kelimelere gelen ekler, kalınlık incelik bakımından son hecenin ünlüsüne uyar: adalet-li, anne-si, kardeş-lik, meslektaş-ımız, şişman-lık, elma-lık, geliyor-du.
-ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz:
akşamki, yarınki, duvardaki, yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki
Son ünlüleri kalın olmasına karşın son ünsüzleri Osmanlıca yazımda ince ünsüz olduğu için incelik özelliği gösteren bazı alıntı kelimeler ince ünlülü ekler alır:
alkol / alkolü, hakikat / hakikati, helak / helakimiz, kabul / kabulü, kontrol / kontrolü, protokol / protokolü, saat / saate, sadakat / sadakatten.
KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU
Küçük ünlü uyumu kuralı iki yönlüdür:
1. Bir kelimenin ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) varsa sonraki hecelerde de düz ünlü bulunur: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, ılıklaşmak, seslenmek, yelek, bilek, çilek, elma, saygı, sevgi, çocuk, oyun, sömürge…
2. Bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa bunu izleyen ilk hecede dar yuvarlak (u, ü) veya geniş düz (a, e) ünlü bulunur: boyunduruk, çocuk, odun, yorgunluk, yoklamak, vurmak, yumurta, özlemek, güreşmek, sürmek.
Bu tür kelimelere geniş düz (a, e) ünlü taşıyan bir ek geldiği zaman sonraki hecelerin ünlüleri geniş düz (a, e) olabildiği gibi düz dar (ı, i) da olabilir. Sebebi, kendisinden önce gelen düz ünlüye uyum yapmasıdır: boylarını, uygunlaşır, günleri, öndeyiz, yoldayız. Bu durum küçük ünlü uyumuna aykırı değildir.
a → a, ı (bakar, alır)
e → e, i (geçer, gelir)
ı → ı, a (kılıç, kısa)
i → I, e (ilik, ince)
o → u, a (omuz, oya)
ö → ü, e (ölçü, ördek)
u → u, a (uzun, uzak)
ü → ü, e (ütü, ürkek)
Türkçe kelimelerde a, ı düz ünlülerinden sonra e, i düz ünlüleri; o, u yuvarlak ünlülerinden sonra ö, ü yuvarlak ünlüleri gelemez. “Anne, elma gibi kelimeler kalınlık-incelik uyumuna uymaz ama düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar.” açıklaması yanlıştır.
Ünlü uyumlarında bir ünlü, kendinden bir önceki ünlüye büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu bakımından uymaktadır. Meselâ, sormadı kelimesinde o’dan sonra a’nın gelmesi yuvarlaklık uyumuyla; a’dan sonra ı’nın gelmesi düzlük uyumuyla ilgilidir. Aynı zamanda kalınlık-incelik uyumuna da uymaktadır.
Türkçe’de “o, ö” ünlüleri yalnızca ilk hecede bulunurlar.
İlk hecenin dışında “o, ö” ünlüleri bulunan sözcükler küçük ünlü uyumuna uymaz.
Bunlar Türkçe değildirler:horoz, şoför, doktor, kocaman, dövmek, koca, övgü..
Birleşik kelimelerde,küçük ünlü uyumu aranmaz:
delikanlı, gecekondu, Bakırköy, demirbaş, hanımeli, yelkovan.
Küçük ünlü uyumu, alıntı kelimelerde aranmaz:
aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, horoz, kabul, kitap, konsolos, muzır, mühim, mümin, müzik, profesör, radyo, vakur.
Ancak bazı alıntı sözler küçük ünlü uyumuna uydurulmuştur: müdür
Dünyada konuşulan dillerin tamamı bir Dil Ailesine mensuptur. En doğru sınıflandırma, kökene göre yapılmış olan 'dil aileleri' sınıflandırmasıdır. Yani aynı dil ailesine mensup dillerin, aynı kökenden, belki de aynı ilkel dilden türediği kabul edilir.
Çoğu dilin yazılı tarihi çok kısa olduğu için, çok az dilin kesin kökeni bilinmektedir. Dil ailelerinin belirlenmesi, uzun bilimsel çalışmalar sonucunda mümkün olmuştur.
Dil aileleri ağaç şeması olarak gösterildikleri için kendilerine dil ağacı da denir. Bu sebeple, alt bölümlerinde de dil kolları denir. Bazı diller, hiçbir kola bağlı değildirler ve bu yüzden onlara soyutlanmış diller denir. Örneğin Yunanca, Hint Avrupa Dil Ailesine mensup soyutlanmış bir dildir.
Kökenlerine göre temel dil aileleri şunlardır:
• 1 Hint–Avrupa Dilleri Ailesi
o 1.1 Avrupa Kolu
o 1.2 Asya Kolu
• 2 Hami-Sami Dilleri Ailesi
o 2.1 Sami dilleri
o 2.2 Mısır dilleri
o 2.3 Libya ve Berber dilleri
• 3 Çin–Tibet Dilleri Ailesi
• 4 Bantu Dil Ailesi
• 5 Kafkas Dilleri
• 6 Ural–Altay dil grubu
o 6.1 Ural Dil Ailesi
• 7 Altay Dil Ailesi
Hint–Avrupa Dilleri Ailesi
Avrupa Kolu
1. Germen dilleri: İngilizce, Almanca, Flemenkçe, İskandinav dilleri.
2. Roman dilleri: Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rumence. (Bu kolun ana dili, Lâtincedir.)
3. Slav dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe, Bulgarca.
4. Baltık dilleri: Prusça (ölü bir dildir), Litvanca, Letonca.
5. Soyutlanmış diller: Yunanca, Arnavutça ve Keltçe.
Asya Kolu
1. Hint–İran dilleri: Sanskritçe, Hint dilleri, Farsça.ve kürtçe
2. Anadolu dilleri: Hitit dili, Lidya dili, Likya dili. (Bu diller artık kullanılmayan ölü dillerdir.)
3. Soyutlanmış diller: Ermenice
Hami-Sami Dilleri Ailesi
Sami dilleri
Arapça, İbranice, Aramice, Suriye ve Tunus dilleri, Habeş–Zenci dilleri ve ölü bir dil olan Akadca.
Mısır dilleri
Eski Mısır dili, Kıptî dili.
Libya ve Berber dilleri
Libya dili, Berber lehçesi.
Çin–Tibet Dilleri Ailesi
Çin, Tibet ve Burma dilleri.
Bantu Dil Ailesi
Orta ve Güney Afrika’da konuşulan Bantu dilleri.
Kafkas Dilleri
Abazca, Çerkezce, Çeçence, Lezgi, Gürcüce, Lâzca dilleri. (Bu dillerde ses sistemleri ve iç yapıları bakımından öteki dil ailelerine göre büyük farklılıklar vardır.)
Ural–Altay dil grubu
Ural Dil Ailesi
1. Fin–Ugur kolu: Fince, Lapça, Macarca, Ugurca.
2. Samoyet kolu: Samoyet dilleri.
Altay Dil Ailesi
Türkçe, Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Korece ve Japonca.
ŞİVE
Bir dilin kültür düzeylerine göre gösterdiği değişiklik. Genellikle lehçe, şive, ağız terimleri birbirine karıştırılmaktadır. Şiveler arasındaki değişiklikler temelde ses özellikleridir. Buna göre bilinen şiveler, belirli koşullarda ve dilin herhangi bir döneminde ana dilden ayrılarak, dilin geneldeki gelişimiyle birlikte bir de kendi içlerinde özel bir gelişim çizgisi izlemişlerdir. Bunların başlıca ayrımlarını oluşturan ses, ek ve sözcük özellikleri o dönemin dil malzemeleri ile açıklanabilir.
![]() |
AĞIZ
Bir ülkede geçerli olan genel bir şive içinde, o ülkenin çeşitli bölge ve kentlerindeki konuşma dilinde görülen söyleyiş farkları. Günlük kullanımda şive ile ağız birbirine karıştırılmaktadır. Oysa ağız, tanımda da görüldüğü gibi, şive içinde ele alınmaktadır. Somut bir örnek vermek gerekirse, Türkiye Türkçesi bir şivenin, Konya ağzı ise, bu Türkçe içinde, bir bölgede görülen söyleyiş farklarının adıdır. Söyleyiş farkları da salt bölgeler ya da kentler arasında görülmez. Köyler arasında bile bu tür ayrılıklara rastlanabilir. Söz konusu olan, biçimsel bir başkalık değil, bir ses değişimidir. Söz gelimi, Karadeniz ağzında (g) sesinin (c) gibi çıkarıldığı görülür: "Celdum, cittum". Aynı ağızda, ekteki düz seslinin (ı), yuvarlak sesli (u) olması da bir ağız özelliğidir. Ağız dediğimiz bu söyleyiş farklarının oluşumunda, kişilerin konuşma ve işitme organlarından coğrafî özelliklere, toplumsal yaşayışa dek çeşitli etkenler söz konusudur. Belli ve ortak bir eğitimden geçen kişilerin, konuşmalarındaki bölgesel söyleyiş ayrımlarını düzeltmeseler bile, aynı yazı dilini kullandıkları görülür. Türk edebiyatında da, genellikle tiyatro, roman ve öyküde, kişileri konuştururken ağıza başvurulmaktadır. Bu, konularını toplumsal olaylardan alan ve belli bir bölgede geçen yapıtlarda yaygın bir biçimsel özelliktir.
LEHÇE
Bir dilin, tarihî gelişim sürecinde, bilinen dönemlerden önce o dilden ayrılmış ve farklı biçimde gelişmiş kolları. Genellikle lehçe, şive, ağız terimleri birbirine karıştırılmaktadır. Lehçelerdeki değişik özellikler, ayrılış dönemleri bilinemediği için açıklanamamaktadır. Örneğin, Türk dilinden bilinmeyen bir dönemde ayrılan Yakutça ve Çuvaşça iki ayrı lehçedir. Üçüncü lehçeyse Çağatayca, Kıpçakça, Azerice, Türkiye Türkçesi gibi bilinen şiveleri kapsamaktadır.
İLETİŞİM
İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılması sürecidir. Organizmların çeşitli yöntemlerde bilgi alışverişi yapmalarına olanak sağlayan bir süreçtir. İletişim, tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar. İletişimde belirli mesajlar kodlanarak bir kanal aracılıyla bir kaynaktan bir hedefe(alıcıya) aktarılır. Örneğin bir konuşmacı(kaynak) ortak bir dil aracılıyla kodladığı kelimeleri(ileti) ses dalgaları(kanal) yoluyla alıcıya(hedef) aktarır. Bu süreçte dönüt bekleniyorsa iletiyi gönderen başat kaynak, alıcı ise sonat kaynak olarak tanımlanır.
İLETİŞİM ÖĞELERİ
Gönderici (Kaynak): İletiyi hazırlayan, gönderen kişi.Alıcı ( hedef): İletinin gönderildiği kişi.
İleti(Mesaj): Gönderilmek istenen bilgi,düşünce,duygu ve benzerinin kanal aracılıyla şifrelenmesidir.Bu şifre genelde dildir.
Kanal: İletinin göndericiden alıcıya ulaştığı yol, araç.
Örneğin, ses dalgaları. Hava yolu...
Gönderge: Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren,onun yerini alabilen kelime, nesne, görünüş ve olgudur.Resimler, müzik parçaları, trafik işretleri, edebi metinler birer göstergedir.İletişim göstergeler aracılığıyla sağlanır.
Gösteren: Bir sözcüğün göstereni, onun kavramsal içeriği ya da dış dünyadaki nesne karşılığı dışında kalan işitsel öğeleridir.
Örneğin, ağaç göstergesinin göstereni a,ğ,a,ç sesleridir.
Gösterilen: İletilmek istenen kavram.
Örneğin, ağaç göstergesinin gösterileni ağaç imgesi ya da idesi.
Kod: İletişimin dil biçimi halinde düzenlenmesi, şifrelenmesidir. Nesneler sözcükler halinde kodlanır.
Gönderge: Sözcükle dile aktarılan dış dünyadaki bir nesne, bir olgudur.
İkon: Simge, şekillendirilmiş olgu. Dili kullanmadan iletiyi aktaran görsel parçalar.
Örneğin, kilise ikonu Hz. İsa ve haçtır.
Belirtke: Aktarıcı ve alıcı arasındaki bilgi.
Örneğin,
Tuvaletlerde bay ve bayan yazısı---gösterge
Tuvaletlerde şapka ve topuklu ayakkabı resmi----- belirtke(simge)
Güvercin sözcüğü ---- gösterge
Güvercin resmi--------- barışın belirtkesi
Bağlam: Bir göstergenin öteki öğelerle birlikte ve onlarla birleşerek, bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır.
Göstergelerin bağlı bulunduğu tüm öğelerin oluşturduğu bütüne verilen addır.
Örneğin,
Kalkmak göstergesi: Bulunduğu yerden yükselmek.(Sınıfta üç el kalktı.)
Tren kalktı(Hareket etmek.)
Ahmet kalktı, giyiniyor.(Uyanmak)
Kanun kalktı.(Yürürlüğü sona ermek.)
Dönüt(Geri bildirim): İletideki amacın yerine getirilmesidir. Dönüt, iletişim sürecinin denetim mekanizmasıdır.
Filtre: Alıcının mesajı değerlendirme tarzı.